İçeriğe geç

Bağcılar Belediyesi ne zaman kuruldu ?

Toplumsal Yapıların İzinde: Bağcılar’ın Kuruluş Hikâyesi Üzerinden Bir Sosyolojik Okuma

Giriş: Şehrin Sosyolojik Nabzını Tutmak

Bir araştırmacı olarak sokaklarda yürürken, binaların arasına sıkışmış hikâyeleri dinlemeyi severim. Her mahalle, her bina, hatta her sokak tabelası bile bir dönemin toplumsal dönüşümünü sessizce anlatır. İstanbul’un en kalabalık ilçelerinden biri olan Bağcılar, bu anlamda Türkiye’nin kentleşme sürecinin adeta canlı bir laboratuvarıdır. Resmî olarak 1992 yılında kurulan Bağcılar Belediyesi, yalnızca bir idari yapı olarak değil, aynı zamanda modernleşen Türkiye’nin sosyolojik aynalarından biri olarak değerlendirilmelidir.

Bağcılar Belediyesi’nin Kuruluşu: Tarihsel Arka Plan

Bağcılar, Osmanlı döneminde bağları, bostanları ve kırsal yaşamıyla bilinen bir yerleşim alanıydı. 20. yüzyılın ikinci yarısında ise sanayileşmenin ve iç göçün etkisiyle hızla kentleşti. 1992 yılında Bakırköy’den ayrılarak kendi belediyesini kurduğunda, bu sadece bir yönetim değişikliği değil, aynı zamanda yeni bir toplumsal kimliğin inşası anlamına geliyordu.

Bağcılar’ın belediyeleşmesi, kırsal yaşamdan kentsel yaşama geçişin en yoğun yaşandığı bir döneme denk geldi. Bu geçiş, hem mekânsal hem de kültürel dönüşümleri beraberinde getirdi. Mahalle dayanışması, göçmen kültürü ve geleneksel değerler, modern kentsel kurumlarla yeni bir denge kurmak zorundaydı.

Toplumsal Normlar ve Cinsiyet Rolleri Üzerinden Bir Okuma

Bağcılar’ın sosyolojik dokusunu anlamak için toplumsal normların ve cinsiyet rollerinin bu yeni kentsel düzen içinde nasıl yeniden şekillendiğini gözlemlemek gerekir. Göçle gelen nüfus, genellikle geleneksel toplumsal yapıları beraberinde getirdi. Erkekler, aileyi ekonomik olarak ayakta tutmakla yükümlü görülürken; kadınlar, ilişkisel bağları koruyan, sosyal dayanışmayı güçlendiren figürler olarak konumlandı.

Bağcılar’da bu ayrım, mahalle kültürünün içinde net biçimde hissedilir. Erkeklerin “yapısal işlevler”e, yani inşaata, belediye işlerine, sanayiye ya da ticarete yönelmesi; kadınların ise “ilişkisel işlevler”e, yani komşuluk, dayanışma, bakım ve eğitim gibi toplumsal bağları güçlendiren alanlara odaklanması bu yapının bir sonucudur.

Erkeklerin Yapısal İşlevleri

Bağcılar’da erkekler genellikle kentsel üretim sürecinin doğrudan aktörleridir. İnşaat ustaları, esnaflar, sanayi çalışanları ya da taşımacılıkla uğraşan bireyler, ilçenin ekonomik omurgasını oluşturur. Bu “yapısal işlev”ler, kamusal alanı erkeklerin hâkimiyetine bırakırken; üretim ve otorite üzerinden kimliklerini inşa etmelerine imkân tanır.

Bu durum aynı zamanda erkekliğin, gücün ve otoritenin toplumsal olarak meşrulaştığı alanları da tanımlar. Belediye, inşaat projeleri, kentsel dönüşüm süreçleri gibi mekanizmalar, erkek emeğinin görünür olduğu toplumsal arenalardır.

Kadınların İlişkisel Bağları

Kadınlar ise çoğunlukla mahalle düzeyinde görünürlük kazanır. Komşuluk ilişkileri, çocuk bakımı, okul aile birlikleri, sosyal yardımlaşma etkinlikleri gibi alanlarda aktif roller üstlenirler. Bu “ilişkisel bağlar”, toplumun sosyal dokusunu ayakta tutan görünmez ağlardır.

Örneğin, Bağcılar’da kadınların organize ettiği mahalle iftarları, el emeği pazarları veya dayanışma dernekleri, hem kültürel pratiklerin sürdürülmesini hem de toplumsal aidiyetin güçlenmesini sağlar. Bu durum, görünmeyen bir “toplumsal yapım emeği”ni temsil eder.

Kültürel Pratikler ve Değişen Kimlikler

Bağcılar’ın kültürel kimliği, göçle gelen farklı yörelerden insanların ortak yaşam pratiğiyle şekillenir. Kars’tan, Sivas’tan, Diyarbakır’dan, Giresun’dan gelen aileler, kendi kültürel miraslarını getirirken yeni bir “şehirli kimlik” inşa ederler. Bu kültürel harmanlanma, hem dayanışma hem de çatışma potansiyelleri barındırır.

Kentsel dönüşümle birlikte yükselen apartmanlar, mahalle avlularının yerini alırken, toplumsal ilişkiler de yeniden biçimlenir. Ancak bu değişim, dayanışma kültürünün tamamen yok olması anlamına gelmez; sadece biçim değiştirir. Artık ilişkiler WhatsApp gruplarında, sosyal medya sayfalarında ya da belediyenin sosyal etkinliklerinde sürdürülür.

Sonuç: Bir Kentin Sosyolojik Hikâyesi

Bağcılar Belediyesi’nin 1992’deki kuruluşu, bir idari karar olmanın ötesinde, Türkiye’nin sosyo-kültürel dönüşümünün somut bir yansımasıdır. Bu dönüşüm, geleneksel ve modern değerlerin iç içe geçtiği, cinsiyet rollerinin yeniden tanımlandığı, toplumsal normların sürekli müzakere edildiği bir süreçtir.

Bağcılar, bugün hâlâ bu dönüşümün nabzını tutan bir yerleşimdir. Erkeklerin inşa ettiği binalarda, kadınların kurduğu ilişkisel ağlar yankılanır; her ikisi de toplumu ayakta tutan farklı ama tamamlayıcı unsurlardır.

Okuyucuya Davet

Bağcılar’ın hikâyesi, yalnızca bir ilçenin değil, hepimizin hikâyesidir. Sizce yaşadığınız çevrede toplumsal roller nasıl şekilleniyor? Kadınlar ve erkekler hangi alanlarda görünür, hangilerinde görünmez kılınıyor? Kendi deneyimlerinizi, bu kentsel dönüşümün bir parçası olarak düşünmeye davetlisiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort megapari-tr.com
Sitemap
prop money